Proloterapi zayıflamış, aşınmış, yıpranmış, hasarlanmış, gevşemiş ve gücünü kaybetmiş tendon, ligament ve eklemlere proliferatif (hücre ve doku yenileyici) olan solüsyonların enjekte edilmesi esasına dayanan bir tedavi yöntemidir. Enjekte edilen proliferatif maddeler eklemlerde, tendonların kaslarla birleşme noktalarında ve kasların kemiğe yapışma yerlerinde, kontrollü bir inflamasyona (iltihaba) yol açar. Vücut bu bölgeye kan ve besin desteğini artırır, bunun sonucunda da dokuların yenilenmesi ve eski gücüne kavuşması sağlanır. Terapi hasarlı alandaki doku büyümesini artırmayı amaçladığı için proliferasyonun (çoğalma, artış) kısaltılmışı olan “prolo” sözcüğünden proloterapi terimi türetilmiştir.
Proloterapi (prolotherapy) yaklaşık 50-60 yıldır dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde başarıyla ve yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemidir.
Hastaya uzun bir öykü ve muayene sürecinden sonra tanı konulmaktadır . Seans sayısını ve nasıl yapılacağını hastanın ve hastalığının durumu belirler ve birçok faktöre bağlıdır. Hastanın yaşı, kilosu ve hastalığın süresi, hasarın büyüklüğü ve derecesi, diyabet, hipotiroidi, metabolik sendrom, obesite, sigara ve alkol kullanımı gibi ilave problemlerin olması iyileşme süresini uzatır. Çoğu hasta için 4-6 seans yeterli olurken bazı hastalarda sonuç almak için 8-10 seanslık uygulamalar gerekebilir.
Enjeksiyonlar 3 haftada bir yapılmaktadır. Fakat doktorunuz tedavinin seyrine göre bu süreyi 2 haftaya kadar kısaltabilir ya da 6-8 haftaya kadar uzatabilir. Seans süresi enjeksiyon yapılacak alanın büyüklüğüyle doğru orantılı olarak artar. Örneğin bel proloterapisiyle dirsek proloterapisi aynı sürede yapılmamaktadır.
Proloterapiden sonra imkanınız varsa ilk 3 gün dinlenin.Böyle bir imkanınız yoksa kendinizi zorlamadan günlük işlerinize devam edebilirsiniz. Enjeksiyonlardan sonra tedavi yapılan bölgeye ilk 3 gün 3-4 saatte bir 15-20 dakika sıcak su torbalarıyla sıcak uygulama yapmanız tedaviden göreceğiniz faydayı artıracaktır. Sıcaklık derecesi yüksek olmalıdır fakat cildinizi de yakmamaya dikkat etmelisiniz. Günde yaklaşık 2,5-3 litre su için. Beslenmenize dikkat edin.
Proloterapiden sonra asla NSAİ grubu dediğimiz antienflamatuvar ağrı kesicilerden (apranax, majezik, voltaren, etol, melox vs. gibi) almayınız. Antienflamatuar etkisi olan bu ağrı kesiciler proloterapinin etkisini ortadan kaldırır.Çok ağrınız olursa size reçete edilecek olan antienflamatuar etkisi olmayan parasetamol grubu ağrı kesiciler (parol, minoset vs. ) ya da tramadol (contramal, zaldiar) alabilirsiniz. Bu konuda doktorunuza danışabilirsiniz.
Proloterapide sık görülen yan etkiler enjeksiyon bölgesinde ağrının artması (aslında beklediğimiz ve istediğimiz bir durumdur), morluk, şişlik, sertlik, grip benzeri semptomlar, baş ağrısı gibidir. Bu yan etkilerin hastaya bir zararı yoktur ve zamanla kendiliğinden geçer.
Proloterapinin başlıca faydaları arasında bir klinikte uygulanabilen, hastayı anestezi almaktan ya da ameliyat sonrası uzun iyileşme dönemlerinden koruyan cerrahi olmayan bir işlem olmasıdır. Omurgada sabitlik yaratmak amacıyla omurların birbirine kaynaştırıldığı boyun ameliyatında olduğu gibi hareket kabiliyetinde de kayıp yaşanmaz. Ayrıca ameliyattan daha ucuz ve ağrısızdır.Proloterapinin bir diğer faydası da hastanın ilaç kullanmasını gerektirmemesidir.
Proloterapi de amaç kıkırdak, tendon, eklem, kas sorunlarında sadece ağrının geçmesi değil, Ağrıya neden olan patojenin düzelmesidir.
Proloterapi uygulaması Kortizon içermez.
Proloterapi Hangi Hastalıkların Tedavisinde Kullanılır?
- Eklem gevşeklikleri ve güç kaybı (laksite)
- Tendinit ve ligamentit (Tendon ve ligamentlerde iyileşmeyen kronik ağrılar)
- Bursit (eklem ve tendonların kayganlığını sağlayan sıvı üreten organlarda inflamasyon)
- Artroz (eklem kireçlenmeleri, aşınma ve eskimeler)
- Kas ve tendonların tekrarlayan şişmeler ve ağrılar sonucu işlev yapamadıkları rahatsızlıklar
- Baş ağrıları (Kronik,migren,Gerilim tipi v.b)
- Bel ağrıları( fıtık, kireçlenme, operasyon sonrası)
- Boyun ağrıları (fıtık, kireçlenme, operasyon sonrası)
- Sırt ağrıları (fıtık, kireçlenme, operasyon sonrası)
- Omurgada, göğüs kafesinde ve kaburgalarda geçmeyen kas ve ligament ağrıları
- Topuk dikeni ve plantar fasit
- Ayak bileği, el bileği burkulmaları sonrası geçmeyen ağrılar
- Koksigodinia (Kuyruk sokumu ağrısı)
- Skolyoz (skolyozda bilinenin aksine ligament inbalansı çok önemli bir sebeptir)
- Osteitis pubis
- Diz ağrıları (kondromalazi, kireçlenme, menisküs, ligament hasarı)
- Tenisçi ve golfçü dirseği (epikondilit)
- Morton nöroması.
- Spondilolistezis (bel kayması)
- Karpal Tünel Sendromu.
- Avasküler nekrozlar (kemik dokusunun yetersiz kanlanması nedeniyle nekroze olması)
- Donuk omuz.
- İmpingement sendromu
- Metatarsalji
- Lumbaji